13 Eylül 2016 Salı

Kalabalık Aile

Sabah olur, gün aydınlanır, bizim evde tam bir telaş başlar. Herkes bir koşturmaca içindedir, Anneler kahvaltı hazırlar, minikler annelerini kolundan bacağından çekiştirir, ağlar, pencereden içeriye gün ışığı sızar, havada hafif bir rüzgar eser, ağaçların dallarına konan kuşların hoş sesleri etrafı doldurur ve biz çocuklar anlamsızca etrafta dolaşır dururuz.
Neyse ki sofra hazırlanır, yere beyaz üzerinde geyik resimleri olan sofra örtüsü serilir, evin tam ortasına denk gelen boş alanda,  ki biz oraya çardak deriz. Çardakta büyük bir yer sofrası kurulur, üzerinde el yapımı reçeller, çilek, vişne ve hemen camın kenarında yetisen , evin içine ihtişamlı kokusuyla rahiyasını bırakan kırmızı gül ağacından koparılarak yapılan gül reçeli, az önce ahırdaki ineklerden sağılan üzeri bol kaymaklı süt, tereyağı, bahçe domatesi, salatalık, yemyeşil biberler ve tabi ki bizim emektar tavukların daha soğumamışken  altından alınan yumurtaları. Annemin sabahın ilk ışıklarıyla mayaladığı hamurdan yapılmış taze ekmek. Koca bir demlik çay. işte bizim soframız böyleydi ben çocukken. Hala o tadı ararım sofralarımda.


Yemeğimizi yiyelim diye kimsecikler arkamızdan koşturmazdı o zamanlar, karnını doyurarak kalkmak istiyorsan elini çabuk tutmak zorundaydın.Her an sofradaki yiyecekler bitebilirdi çünkü. Kalabalıktı sofra, Şimdilerde bende pek peşinde koşmam bizim çocukların, kendilerini doyurabilmek onların da görevi. Hem bu işi onlara bırakınca pek de güzel yapıyorlar valla.

Sonra sofrada çok uzun kalınmazdı, yapılacak o kadar çok iş vardı ki, zaman çok kıymetliydi bu evde. Daha sofradan kalkmadan görev paylaşımı yapılırdı. Kimimiz evde kalır temizlik ve yemekle uğraşırdık, kimimiz tarlaya gider biçilen ekinleri deste yapar, tırmık çekerdik, su taşırdık, kimimiz bahçeye gider toprağı bellerdik, meyve sebze toplardık, kimimiz oluk başında eve su taşır yada çamaşır yıkardık.

Yemek saatlerimiz belliydi, öğlen olunca herkes evde toplanır çardakta yine kocaman bir sofra kurulur yemek yenirdi. daha yemekler bitmeden çay gelirdi sofraya. Çay yorgunluğu alan en iyi şeydi. Çaysız olmaz.

Kocaman bir karpuz bir öğünde biterdi. O karpuzun kokusu gitmez burnumdan. Tadını daha hiç bulamadım zaten.

Kalabalık bir aileniz varsa kendinizi hep güvende hissediyorsunuz, yanınızda o kadar çok insan var ki, kimi kardeşiniz, kimi kuzeniniz, kimi amcanız, kimi halanız. Hepsi çok yakın ve hepsi size yardım etmek için emrinize amade. Şimdi düşündükçe anlıyorum bunları, Ben kendini çok mutlu hisseden, güvende olduğunu hisseden, hareketli ve mutlu bir çocukmuşum. Kendimi mutsuz ve kendimi yalnız hissettiğim pek çok an hatırlasam da çocukluğum denince aklıma güzel şeyler gelir, mutlu hissederim kendimi. Hayatta ki en büyük zenginliklerden biri de bu galiba.

Şimdilerde ben hep kalabalık olalım istiyorum, evde bir sürü çocuk olsun, bunların pek çoğu benim olsun, diğerleri kuzen, komşu , akraba çocuğu da olabilir tabi. Ama ev hep hareketli olsun istiyorum. Her odadan bir ses gelsin, çeşit çeşit insan olsun, kimi konuşkan olsun, kimi çok gülsün, kimi çekingen olsun, kimi sinirli olsun. Ama ev kalabalık olsun.

Bu günlerde iki çocuklu ve aklı pek çok şeye aynı anda çalışan ve pek çok şeyi aynı anda yapmaya çalışan ben çok yorgun olsam da, çocuk deyince cinler tepeme toplansa da bir çocuk daha yapabilecek gücü kendimde toplamaya çalışıyorum. Olur mu dersiniz? Benim de kalabalık sofralarım, tadı damakta kalan tatlı anlarla dolu yemeklerim ve mutlu bir ailem olur mu? Ne dersiniz?

Veee en önemlisi zamanın birinde kurduğum sofraları hatırladığında içi mutlulukla dolan , eşine dostuna, sevdiklerine, çocuklarına anlatan, blogunda yayınlayan çocuklarım olur mu acaba? Eğer öyle olursa hayatta başarmak istediklerimin büyük bir kısmını başarmışım demektir.

Bugün bayram ve çocukluğumun geçtiği yerdeyim. Gittiğim her yerde kalabalık sofralara oturdum, geçmişi yadettim. Baktığım heryerde çocukluğumu izliyorum. Size de kalabalık sofralarda yemekler yediğiniz bayramlar dilerim...

3 yorum:

  1. Hep imrenmişimdir kalabalık ailelere.. :) Hayırlı bayramlar dilerim..

    YanıtlaSil