16 Ekim 2016 Pazar

Dr. Selin Tecimer ile annelik üzerine...

Herkese merhaba, her annelik çok farklı, her anne , her çocuk çok özel ve mesleği, ırkı, rengi, dini, dili ne olursa olsun en evrensel duygu Annelik. Bugün anneliğinden çok keyif alan, hayatın içinde kendini var edebilmiş, başarılı bir doktor ve mutlu bir anne Selin Tecimer ile annelik üzerine sıcacık bir sohbet gerçekleştirdim. Keyifle okumanızı dilerim...


Merhaba Selin hanım öncelikle kendinizden biraz bahseder misiniz? 

Merhaba Tülay Hanım, 35 yaşındayım. Dermatoloji uzman doktoru olarak kendi kliniğimde çalışıyorum. Ankara ve Rize’de büyüdüm, İstanbul’da üniversiteyi okudum, Kocaeli Üniversitesi’ne uzmanlık eğitimi için eşimle birlikte geldim ve sonrasında hayatımıza katılan iki oğlumuzla birlikte Kocaeli’nde yaşamaya devam etme kararı verdik. Çalışma hayatı ve annelik ile dolu olan bu dönemde imkanım oldukça da spor yapmaya devam ediyorum. 


Annelik planladığınız bir şey miydi? 

Aslında tam bir plan içinde gerçekleşti. 28 yaşına kadar çocuk kavramı benden çok uzaktaydı. 28 yaşında etrafımdaki çocukları ayrı sevmeye başladım. Sonrasında polikliniğime gelen çocuklarla muayeneden çok oyun oynadığımı fark ettim. En son yoldan geçen çocukları sevmeye de kalkınca anladım ki çocuk sahibi olma zamanı gelmiş. Eşimle birlikte konuşup, hayatımızı tamamen değiştireceğini bildiğimiz bu kararı verdik. 


İlk defa çocuğunuzu kucağına aldığında neler hissettiniz? 

Tabi ki ağladım ve hoş geldin dedim. Doktor olunca her türlü iyi ve kötü senaryoları görebiliyorsunuz, doğumdan hiç korkmuyordum ancak bebeğimin çözümsüz sağlık problemi olmasından inanılmaz korkuyordum. Doğduğu an hemşire arkadaşımın yakışıklı bir bebek dediği anda, çok şükür sağlıklı bir bebek dediğimi ve ağlama sesiyle birlikte ağlamaya başladığımı hatırlıyorum.  

Anneliği Nasıl tanımlarsınız? 

İlk kez oğlumla baş başa kaldığım zaman üstünü değiştirmek inanılmaz uzun sürmüştü. Ne kadar çaresiz hissediliyormuş. Ama devam ediyorsunuz, güçlü olmanız lazım. Sizin sorumluluğunuz ile yaşama gelmiş çaresiz bir bebek var karşınızda. İnanılmaz bir zaman ve emek harcıyorsunuz büyütebilmek için, ama öyle bir sevgi var ki ikinizin arasında, her şeyi bulutların üzerinde yapıyorsunuz. Annelik ölçüsüz bir sevgi, bitmeyen işler, her zaman güçlü olmak ve tüm bunların yanında birlikte yaşadığınız her şeyden mutlu olmayı içeriyor benim için.  

 Doktor bir anne olmak hayatınıza nasıl etki etti? 

Doktor olmak hastalıkları ve iyisiyle kötüsüyle başımıza gelebilecek birçok durumu bilmeyi yanında getirdi. Önceki sorularda da söylediğim gibi çözümsüz olabilecek sağlık sorunlarından çok korkuyordum. Aklıma geldikçe panikliyor ve bunu aileme yansıtıyordum. Ama annelik güçlü olmayı öğretti, şimdi aklıma getirmemeyi öğrendim. Güzel yanı ise; her ateşi çıktığında, boğazı şiştiğinde veya düştüğünde gerek kalmadıkça doktora gitmemek, çocukların başaçıkabilecekleri durumlarda gereksiz ilaç başlamamak oldu. Yılda bir veya iki den fazla antibiyotik kullanılmayan bir ev olduk. Çocukların gözünde ise etraflarında derisi hasta birini gördükleri an ‘annem iyileştirir’ diye bana söyledikleri, süper deri doktoru anne oldum.  

Çocuklarınızla en çok ne tür etkinlikler yaparsınız? 

Biraz spor ve adrenalin meraklısı bir aile olduğumuz için çocukları eşimle birlikte yapmayı sevdiğimiz sporlara yönlendiriyoruz. Büyüdüklerinde bu etkinlikleri birlikte yapma hayalleri içindeyiz. Kışın snowboard yapmaya, yazın yüzmeye, kamp yapıp, doğa yürüyüşlerine çıkıyoruz. Şanslıyız çocuklarımızda bu etkinlikleri seviyorlar. Sırf bizimle koşmak için sabahın köründe uyanmaya çalışıyorlar. Günlük hayatımızda da bir günü onlara ayırıyorum. Spor yapmıyorsak, sinemaya veya parka gidiyoruz. Akşamları uyku saatini kaçırmadıysak yatmadan kitap okuyoruz. Kitap saatlerini çok seviyorlar. Evde veya bahçedeki çalışmalarda da istedikleri zaman bize yardım etmelerini sağlıyoruz. İşler bir anda oyuna dönüyor. 

En çok hangi alanlarda zorlandınız? 

Annesiz olmakta çok zorlandım. Keşke hayatta olabilseydi ve anneliği onun yardımı ile öğrenebilseydim. İlk çocukta kendime hiç vakit ayırmıyordum, ikinci çocuktan sonra bir gün açlıktan ve yorgunluktan bayılacağımı fark ettim. Düşünsenize biri iki yaşında diğeri bebek olan iki çocuk evde tek başlarına kalıyorlar ve en güvendikleri insan uyanmıyor. Bu benim için ‘önce ben, sonra çocuklar’ dediğim andı. Anne olmayınca çocuklarda olmaz. Kendi ihtiyaçlarımı bir daha ertelememeyi öğrenmiş oldum.   

İki çocuklu Çalışan anne olmak sizi zorladı mı? 

Sırtımda roket taşıyor gibiydim. Öğlen aralarında emzirmek için eve koşuşumu izleseydiniz kahkaha atabilirdiniz. Her iki çocuğumda da şartlar nedeniyle ücretsiz izin kullanamadım. Birinde uzmanlık sınavım diğerinde ise mecburi hizmetim vardı. 2 aylıklarken işe başladım. İlkinde ağlamıştım nasıl bırakırım diye. İkincisinde gülücükler atarak işe gittim. Evde iki tane küçük çocukla başa çıkmaktansa işe gitmek daha kolaydı. Süt izni saatlerim ile hastane arasında çizelgeler oluşturmuştum. Şimdi ise çalışan anne olmak artık benim kararım, çalışmamayı tercih edebilirim. Ancak çocuklarımın için en önemli örnek benim. Başarılı olmak için çalışmak gerektiğini, işini mutlu olarak yapabilmeyi bizden öğrenecekler. Bu yüzden çalışmaktan vazgeçmeyi düşünmüyorum. 

İki çocuklu olmak hayatınızı Nasıl etkiliyor? 

Çok güzel etkiliyor. Hatta belki kız olur diye üçüncüyü bile düşünüyorum. Kalabalık olmayı seviyorum. Akşam sofraya oturduğumuzda sohbetlerimiz benim için günün en güzel zamanı. Tabi çok kolay olmadı. Bebeklik dönemlerinde ve konuşmaya başlayana kadar ikisi arasında iletişim kurmayı sağlamak ve zarar görmelerini engellemek epey bir zordu. Ancak küçük oğlumuzda konuşmaya başlayınca çok rahatladım. İkisinin de erkek olması ise biraz sorun. Oyunları eninde sonunda boğuşma oyununa dönüyor ve birbirlerine bir şey yapacaklar diye aklınızı yiyebiliyorsunuz. Artık bıraktık, etraflarındaki tehlikeleri uzaklaştırmaya başladık. Bunun dışında hiçbir zaman yalnız kalmıyorlar, paylaşmayı öğreniyorlar. Bir eşya veya kıyafetle iki çocuk büyütebiliyorsunuz. Mutluluklarını bile birbirleriyle paylaşıyorlar ki bu görülmesi gereken bir sahne. 

Kendinizi Nasıl bir anne olarak tanımlarsınız? 

Kararlı, kurallı ve çocuklarına bir insan olarak saygı duyan bir anneyim. Birde sanırım çok öpüyorum.  

Çalışan bir anne olarak zamanı yönetmekle ilgili tüyolarınız var mı ?

Saatler ve çizelgeler oluşturmuştum. Şimdi uyanacak, şimdi uyuyacak, ben emzirme saatine yetişemezsem diye buzdolabında her zaman anne sütü saklardım. Hastanede çalışırken iş çıkış saatimde tüm zihinsel yükümü hastanede bırakır yanlarına gelirdim, saat 5’ten sofra kurulana kadar birlikte zaman geçirirdik.  Şimdi ise özel zamanlar ayırıyorum işimden, o saatlerde randevularımı kapatıyorum. Zaman geçiyor ve bu yaşlarında annelerine olan ihtiyaçlarını ertelememem gerektiğini düşünüyorum. Ailem için çalışırken, onlarla geçireceğim zamanı ertelememeliyim. Onların saatinde, onlarla birlikte etkinlikler yapıyoruz. Gözlerinin içine bakarak zaman geçiriyorum. Kaliteli geçen zamanın hepimiz için daha kalıcı olduğunu düşünüyorum. 

Anne adaylarına ve yeni anne olmuşlara tavsiyeleriniz neler olurdu ?

Her anın tadını çıkarın. Bu iyi günün şöyle olunca, böyle olunca görürsün gününü diyenlere takılmayın. Her anları ayrı güzel, her anlarının ayrı yükleri var. Ayrıca her gün daha kolay oluyor. Sabırlı olmak lazım, 3 ileri 2 geri şeklinde büyüyorlar. Çocuklar ilk günlerinden itibaren sünger gibiler, mutluluğunuzu da, paniğinizi de, üzüntünüzü de hemen hissediyorlar, nasıl insanlar olmalarını istiyorsanız önce siz örnek olun. 

Kıymetli Zaman'ınızı ayırdığınız için çok teşekkür ederim 😘  
Ben teşekkür ederim 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder