2 Eylül 2016 Cuma

Çocuk Psikiyatristi Dr.Figen Karaceylan Çakmaçı ile Annelik Üzerine Samimi Bir Sohbet

Kocaeli Tv de programlara ilk başladığım dönemde şehirdeki tüm doktorları yakından tanımak ve programıma davet etmek istiyordum . Çok değerli doktorlarımız vardı ve bilgileri, Engin tecrübeleri izleyici için önemliydi. Figen hanımla bu araştırmalar sonucunda programa davet etmemle birlikte bir dostluğumuz başladı. Hem konuk olarak beni yormayan, hem anlatımı güzel hem de çok tecrübeliydi. Ne zaman davet etsem geldi ve hatta çocuklarımla ilgili herşeyi ona mutlaka danıştım. Beni her zaman içtenlikle dinledi ve destek oldu. Beraber daha pek çok program yapacağımız kesin. Figen hanım aynı Zaman'da bir anne ve kızı ile çok özel bir ilişkileri var. Bu samimi ilişkiyi okurlarımla paylaşmasını rica ettim ve her zamanki gibi kurmadı beni. Keyifli okumalar dilerim... www.dunyacocuklarin.com


Kendinizden biraz bahseder misiniz?
Doğum yerim Isparta olmasına rağmen tüm çocukluk ve gençlik yıllarım Antalya’da geçti. Lise öğrenimi Antalya Anadolu Lisesinde tamamladım. Sonra 1990’da Marmara Üniversitesi İngilizce Tıp Fakültesini kazandım ve İstanbul’a taşındım. 1997 de tıp doktoru olarak fakülteden mezun oldum. 1999’da  da uzmanlık eğitimim için Kocaeli’ne taşındım.   1999-2004 yılları arasında Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesinde uzmanlık eğitim sürecim devam etti. Eğitimim sürecimi tamamladıktan sonra yaklaşık 3 yıl Kocaeli’nde çeşitli hastanelerde Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı olarak çalıştım. Kasım 2007’den itibaren ise kuruculuğunu üstlendiğim Dünya Çocuk Psikoloji &Pedogoji Merkezinde tam gün çalışmaktayım. Yeşil ve Mavi hayatımın vazgeçilmez ikilisidir. Vakit buldukça bahçe ile uğraşır veya dalışa giderim. Şehrin kalabalığından ve AVMlerden mümkün olduğunca uzak kalmaya çalışırım.  

Annelik planladığınız bir şey miydi?
Çocukların birey olarak kabul edildiği, değer verildiği bir ailede büyüdüm. Ayrıca çocukları çok sevdiğim için de hep Çocuk Psikiyatristi olmak istedim. Tabi bu duygular içindeyken bir çocuğum olmasını her zaman çok arzuladım. Tıp eğitimi, arkasından uzmanlık eğitimi derken 2005 yılında kızım dünyaya geldi. Çocuk sahibi olmak için kişinin duygu olarak hazır olması çok önemli. Anne olmak sosyal yaşantıdaki rollerimizden bir tanesi ve asla kim vurduya gelmemelidir.  Planlanmış bir gebelik, annelik rolüne hazır, yaşam standartlarımızın yeterli ve farkındalığımızın tam olduğunun göstergesidir. Yani çocukla ilgili sorumluk alabileceğimize inancımız vardır. Bu bilinç çocuk ve anne arasındaki bağlanmayı güçlendiren bir etkendir ki çocuğun ruhsal gelişimi için önemi vazgeçilmez. 

İlk defa çocuğunuzu kucağınıza aldığınızda ne hissettiniz?
Heyecan, sevinç, korku. Tüm duygularım iç içe geçmiş gibiydi. Doktor olmak; çocuk bakımı, çocuğun fizyolojik süreçleri hakkında yeterince bilgili olmanızı sağlıyor. Fakat insan kendi çocuğunu kucağına alınca bütün bildiklerini unutup önce bir korkuya kapılıyor. Acaba bir sorun var mıdır? Bu miniğe bakabilecek miyim? Tarifi imkânsız bir mutluluk, sevinç, telaş. Yani karmakarışık bir ruh hali sanırım.

Anneliği nasıl tanımlarsınız? 
Tek yönlü gidişi olup geri dönüşümü mümkün olmayan upuzun bir yol gibi düşünmüşümdür anneliği. Hayat boyu sosyal rollerimiz zaman içinde değişkenlik gösterebilir, ama bir kez anne olduysak bunu değiştirmemiz imkânsızdır. Ben annelikten istifa ediyorum, istemiyorum deme şansına sahip değilizdir.  Geri dönüşü olmayan bu yolculukta insanın kendi annesini de daha iyi anlaması annelik olarak tanımlanabilir. Biliyoruz ki sosyal öğrenmeye göre bizler anneliği farkında olmadan annelerimizden öğreniriz. Ve onları anlamaya başladığımız gün annelik kavramını içimize sindirmişizdir.

Doktor bir anne olmak hayatınıza nasıl etki etti? 
Her çalışan annenin yaşadığı sıkıntıları yaşadım. Kısıtlı zaman dilimlerinde çocuğumla vakit geçirmek, hastalandığında istediğim kadar yanında kalamamak, özel günlerinde bazen yanında bulunamamak gibi. Avantajı ise eğer doktorsanız, çocuğunuz sağlık sorunları yaşadığında çabuk karar verip müdahale etme şansına sahip oluyorsunuz. Çocuk psikiyatristi olmam bazı davranış sorunlarını  önceden tespit edip erken önlem almam konusunda olumlu bir durum sağlasa da kızımla ilişkimde profosyenelliğimi evin dışında bırakmaya çalışırım. Çünkü ben hekim olabilirim ama öncelikli olarak kızımın annesiyim ve onun evde anneye ihtiyacı olduğunu düşüncesindeyim. Kızımın hiçbir zaman doktoru olmamışımdır. Sorun varsa bende herkes gibi bir profesyonelden yardım almayı tercih etmişimdir. 


Kızınızla en çok ne tür etkinlikler yaparsınız? 
Kızım 12 yaşında. Ön ergenlik yaşıyor ve tabi bire bir benimle vakit geçirmeyi çok tercih etmiyor. Şu günlerde en fazla yaptığımız şey anne kız sohbetleri oluyor. Fırsat buldukça doğa içinde kamp kurmak en keyif aldığımız başka bir etkinlik diyebilirim. Doğa yürüyüşleri ve yeni yerler keşfetme aile olarak hepimizi heyecanlandırır.  Ayrıca mutfakta beraber bir şeyler hazırlamak, dışarıda bir yerlerde kahve içmek de zaman zaman yaptığımız etkinlikler arasında denebilir

Kızınızla ilişkinizde en çok hangi alanlarda zorlandınız?
Birçok annenin yaşadığı gibi bende yemek yedirme konusunda epeyce zorlandım diyebilirim. Az yiyen ve çok seçen bir kızım var ve halen mızmızlandığı çok olur. Örneğin 12 yaşında olmasına rağmen toplamda 2-3 zeytin yemiştir diyebilirim.  Çocuğun yeme ritminin az olduğunu kabul ettikten sonra artık sıkıntı yaşamıyorsunuz ve zorlanma bitiyor diyebilirim.


Çalışan anne olmak sizi zorladı mı? 
Çalışma saatlerimi, tatil günlerimi kendim ayarlama şansına sahip olduğum için çok zorlandığımı söyleyemem. İş böyle olunca zamanımı kızıma göre ayarlıyorum. Örneğin onun tatil olduğu günlerde daha esnek çalışıp, okul saatlerinde programımı yoğunlaştırabiliyorum. Ayrıca evde bir yardımcım olması bazı sorumluluklarım konusunda da beni rahatlatıyor. Bence her kadın çalışmalı. Çünkü kadın çalışırsa özgüveni artar, sosyalleşir, işe yaradığı hissini yaşar ve en önemlisi de mutlu olur. Eğen kadın mutlu ise o mutluluk ve huzur tüm eve yansır. 

Kendinizi nasıl bir anne olarak tanımlarsınız? 
Nasıl bir anne olduğumu tarif etmem zor sanırım. Bu soruyu daha çok kızıma sormanız gerekir çünkü yaşayan o diye düşünüyorum. Kızım genellikle beni maymuna benzetir, neden diye sorduğumda ise onu çok eğlendirdiğimi söyler. Herhalde böyle bir anneyim.

Çocuklu çalışan bir anne olarak zamanı yönetmekle ilgili tüyolarınız var mı?
Sürekli planlı olmak durumundasınız. Güne erken başlamak, hangi iş için ne kadar zaman harcamanız gerektiğini hesaplamak, gereksiz zaman kayıplarını ortadan kaldırmak. Örneğin saatlerce tv karşısında zaman öldürmek yerine, o zaman dilimini farklı bir şekilde değerlendirmek. İnsan zamanını programlarsa bir sürü boş vakti kalıyor. O boş vakitlerde de kızımla istediğimiz şeyleri yapabiliyoruz. 

Anne adayları ve yeni anne olmuşlara tavsiyeleriniz neler olurdu?
Öncelikle mükemmel anne olmaya çalışmayın derim. İnsanız her zaman hata yapabiliriz. İkinci olarak çocuk odaklı yaşamak yerine çocuğunuzun sizin hayatınıza uyum göstermesini sağlayın. Çocuk odaklı yaşamak, sürekli verici olmak bir süre sonra kendinizi köle gibi hissetmenize neden olur ki çabuk tükenirsiniz. Çünkü annelik ömür boyu süren, hiç bitmeyecek yorucu bir yolculuk. Kendinize zaman ayırmayı asla unutmayın. En önemlisi ise eğer anne olmak istiyorsanız, kendinize mutlaka “HAZIR MIYIM?,  BU SORUMLULUĞUN ÜSTSİNDEN GELEBİLİR MİYİM” diye sormayı unutmayın.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder