Kitaplarla tanışmam okumayı öğrenmekle başladı, daha önce çevremde kitap okuyan biri yoktu. Hafızamda izleri olan, öykündüğüm, imrendiğim bir durum değildi. İlk okulda öğretmenimin hergün bir dersi kitap okumaya ayırdığını, kütüphanede zengin bir çeşidin olduğunu söyleyebilirim. En sevdiğim yazar Ömer Seyfettin ve Kemalettin Tuğcu en sevdiğim yazarlardı.
Kitaplara olan turkumsa şöyle başladı; Ablam ve ben bir yıl ara ile doğmuşuz, hatta onun doğum gününde ben hediye gelmişim. Çocukluk yıllarımızda Ablam bu durum için söylenir " bu ne biçim hediye, böyle hediye mi olur?" Diye söylenirdi şakayla karışık. Sonraları " aldığım en güzel hediyesin" demeye başladı. Neyse Ablam ve ben bir yıl arayla ilk Okulu bitirdik , Ablam okulun biçtiği yıl Kuran Kursuna gitmek , okula devam etmemek istedi. Ertesi yıl ben ilkokulu bitirdiğimde fikri değişmişti. Böylece beraber Kız Sanat Okuluna kaydımız yaptırıldı. Beni tanıyanlar o okulda beni hayal dahi edemezler ama 3 yıl giyim bölümünde okuyup, dikiş, nakış, ev ekonomisi , çocuk gelişimi gibi dersler gördüm. O yıllarda çok dışa dönük, içi içine sığmayan, kalıplara giremeyen beni tamamı kızlardan oluşan bir okulda görmek pek tuhaftı herkes için. Ablam naif, nazik, kendi halinde, saygılı , tam bir hanımefendiydi. Bu okulun tam da aradığı kişilik yapısıydı bu, benim ki ise tam tersi. Önceleri " neden böyle bir okulda okudum, anlamı ne tüm bunların" diye sorarken şimdilerde hayatta yaşadığım hiç birşeyin tesadüf olmadığını ve beni hayata hazırladığını anladım.
Aramızdaki bir yaş farkına rağmen ve farklı karakter yapısına sahip olduğumuz halde aynı okulda, aynı sınıfta ve hatta aynı sırada ders gördük. Elbetteki ders notlarımız çok farklıydı. Ablam dersi dinler, notlar alır, sınavlara çalışırdı. Ben genellikle dersi kaynatır, teneffüslerde bol fiziksel aktiviteli işlere girer, ödev yağmaz, ders dinlemez, kopya çekerdim. Orta okulun ilk döneminde Ablam Takdirname alırken ben Teşekkürname almıştım. Şimdi o teşekkürü Nasıl aldığımı pek hatırlamıyorum ama bir iş karıştırmış olmalıyım😉 Diye düşünüyorum. Neyse tabi ablamın Takdiri yanında benim teşekkürün esamesi okunmadı. Tüm ilgi ablamın üzerindeydi, herkes onu kutladı, tebrik etti, bana da " eh bir dahakine daha çok çalışırsın" dediler. Baktım ki kıyıda köşede kaldım, boynum büküldü hemen harekete geçtim. Kendimi bir odaya kapatıp evde var olan bir kaç kitabı hızlı hızlı okudum. Kitap okudukça zihnimdeki olumsuz düşünceler dağılıyordu, bambaşka bir dünyanın içinde yaşıyordum sanki. Bazen o kadar çok okuyordum ki gerçek yaşamla kitap arasındaki ayrımı karıştırıyordum. Okudukça daha çok okumak istiyordum, okumak gerçek bir sığınak gibiydi, güvenli, huzurlu ve sakin. Okurken mutluydum, ufkum genişliyordu, başka başka hayatlar okuyordum. Bambaşka dünyalarla tanışıyordum ve hayal dünyam zenginleşiyordu. O yıl sömestre tatilini okuyarak geçirdim ve şimdi hatırlayamadığım sma eminim ki kendimle yaptığım bir sözleşmem vardı. Okumak bundan böyle benim en iyi arkadaşım olacak, sığınacak limanım, dostum, yol göstericim olacaktı. Ve hep öyle oldu.
Gittiğim her yerde kitaplar ilgimi çekti, her konu üzerine okudum, siyaset, ateistlik, din, aşk, roman, psikoloji , korku, erotik ne bulduysam okudum. Önceleri ne kadar Zaman da ne kadar kitap okuyabiliyorum diye lenfimle yarışıyordum şimdi ise ne kadar okuduğumdan çok ne okuduğum ve okuduğum şeyin hayatıma katkısını , bana Nasıl teessir ettiğini önemsemeye başladım. Çantamda her daim bir kitap bulunur, sadece iki dakikalık aralarda bile bir sayfa kitap okumuşluğum vardır. Sırada beklemek, otobüse binmek, birini beklemek beni hiç sıkmaz, çünkü zamanımı daima okuyarak geçiririm.
Okumanın sihirli dünyasına bir girdi mi çıkılmıyor. Hayatımda edindiğim en iyi alışkanlığım olarak bu durumla gurur duyuyorum. Ablama gelince, o bu satırları okuyunca kesin ağlar. " Benim yüzümden kardeşim bunalıma girmiş, kendine tesslli aramış" diye üzülür. Ancak hayatta öğrendiğim en önemli şeylerden biri de şu ; bazen bizi üzen inciten durumlar karşısında verdiğimiz tepkiler yaşamımıza mucize dokunuşlar yapar. Bu da öyle oldu ablacığım, iyiki benden akıllı, iyiki benden naif, nazik ve çalışkan olmuşsun. Değilse ipe sapa gelmez bir serseri mayın gibi oradan oraya sürüklenebilirdim 🙏🏻🙏🏻🙏🏻 Sana minnettarım 💐🎉
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder