8 Aralık 2015 Salı

Çölyak Hastalarına ve Hasta Yakınlarına Selam Olsun..

Merhaba, bugün yine yoğun ve keyifli bir gün geçirdim. Gün içinde kendim için ve sevdiklerim için birşeyler yapmak büyük bir keyif benim için. Eğer aynı gün içinde bir de toplum için bir şeyler yapabiliyorsam ne mutlu bana.

Bugün uzun zamandır planladığım ancak bir türlü organize olamadığım bir ziyaret gerçekleştirdim. Kocaeli’de Çölyak hastalarının bir araya geldiği, sorunlarını konuştuğu, dertleştiği, çözümler ürettiği, güzel anlarını, mutluluklarını dahil olmak üzere pek çok şeylerini paylaştıkları özel bir mekanı ziyaret ettim. Met- Der yani Metabolik Hastalıklar Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği. Kocaeli için büyük bir kazanç bu dernek. Derneğin Başkanı Nesrin Kuşçu Atar ve Başkan Yardımcısı Vedat Girgin ile tv programım vesilesi ile tanıştık ve iyi dost olduk. Onların azmine hayranım, enerjisi tükenmeyen, insanlara faydalı işler yapmak için var gücüyle çalışan çok değerli insanlar onlar


Dernek kapısında karşıladılar beni, sıcacık ve çok içten insanlar gerçekten. Nesrin hanım 40 yaş sonrası Çölyak hastalığıyla tanışmış, hayatı değişmiş ve bu hastalığın ne kadar önemli olduğunu çok iyi biliyor. Yaşanan soruları ve destek alınması gereken pek çok durum olduğunu da tespit edince, çölyak hastaları için birşeyler yapmanın önemli olduğunu düşünmüş, bu derneği kurmuş. Pek çok çalışma yapmış ve başarıları ortada. Hepsini paylaşacağım sizlerle, tek yazıda anlatılması mümkün değil.

Yayından çıktıktan sonra yollara düştüm ve Met-Der e doğru yola çıktım. Met-Der’i bulmak isteyenler için kısaca tarif edeyim: Seka Devlet Hastanesi’nin bulunduğu sokakta, acilk girişinin hemen yanında.. Aslında yolu bulmaktan da ziyade en çok zorlandığım konu onlara hediye olarak ne götüreceğim oldu. Çölyak hastalığına sahip kişilerle empati yapmış oldum aslında. Sonuç olarak da atıştırabilecekleri bir şey götürmek yerine çiçek götürmeyi tercih ettim.

Ancak gittiğimde anladık ki hiç ikramlık bir şeyler götürmeye de gerek yokmuş. Sağ olsunlar beni o kadar güzel ağırladılar, o kadar güzel glütensiz yiyecekler hazırlamışlar ki, kendimi çok özel ve iyi hissetmemi sağladılar.

Dernekte beni çok özel insanlar bekliyordu, hepsi önemli ve çok değerliydi ancak Elisa en değerlisiydi. Çünkü 9 yaşında, güzeller güzeli bir kız çocuğu. Ve çölyak hastası. Annesi Refiye hanımda yanındaydı, anneler her zaman yavrularının yanında olur zaten dimi? Annesinin gözleri ışıl ışıldı, umutsuz ve çaresiz bir anne değil, ne yaptığını bilen bir kadın. Bir anne de bu özelliğin olması bir çocuk için büyük bir zenginlik.


Bu arada atlamak istemiyorum; mutlaka belirtmeliyim çölyak hastalığına sahip çocukların anneleri genelde yemek konusunda kendilerini aşmış durumdalar. Çünkü yiyebildikleri kısıtlı şeylerden o kadar lezzetli yemekler üretmişler ki, çocukları bu  durumun eksikliğini hissetmesin diye ne kadar çabaladıkları her hallerinden belli.

Biraz oradaki insanlardan bahsetmek istiyorum: Elisa ve annesi Refiye hanım hastalığı kabul etmiş, yakından tanımış ve nasıl baş edebileceklerini öğrenmişler. Refiye hanımın küçük oğlu 3 yaşındayken Çölyak tanısı almış ve sonrasında diğer kardeşleri de takip edebilmek adına doktora gittiklerinde Elisa’nında Çölyak hastası olduğunu öğrenmişler. Refiye Hanıma özellikle sordum; Oplunuz da ne tür problemler vardı, yani sizin dikkatinizi çeken şeyler nelerdi diye? Cevabı şöyle oldu ve bu çok önemli. Çünkü kendi çocuklarımızda da böyle bir problem olabilir mi diye sorgulamamız için çok önemli. Belki de çocuğumuzda bir takım problemler varsa bunu anlamak ve önlem alabilmek , tedavi edebilmek için önemli. Refiye hanım 3  yaşındaki oğlunun yaşıtı olan çocuklardan daha zayıf olduğunu, boyunun çok daha kısa olduğunu, renginin solgun olduğunu ve bir erkek çocuğuna nazaran çok sakin ve uslu olduğunu söyledi. Tüm bunlar anneyi rahatsız etmiş ve işin peşine düşmüş. Kocaeli’de çok değerli doktorlarımız var ancak bu alanla ilgili yani çölyak hastalığının teşhis ve tedavisiyle ilgili en iyi isim K.O.Ü. Tıp.Fak. Çocuk Gastroloji Uzm. Doç. Dr. Ayşen Aydoğan. Bu durumdan şüpheleniyorsanız kendisiyle iletişime geçebilirsiniz. Ayrıca bu hastalık tedavi edilebilen bir hastalık değil, sadece hastalığı yakından tanıyıp neler yapılabileceğini bilerek hareket etmek hastalığın olumsuz etkilerini yok etmek mümkün.


Bitirirken çölyak hastalığıyla ilgili de bir kaç bilgi vermek istiyorum. Öncelikle bu hastalıkla ilgili en büyük şikeyetleri her markayı kullanamamak ve ürünlerin çok pahalı olması. Bunun yanında rahatsız oldukları bir diğer konu da ürünlkeri her markette bulamamak. Ayrıca Çapraz bulaşma diye tabir edilen bir konu var. Çölyak hastalarının  kullandığı ürünlerin ayrı bir rafta saklanması gerekiyor. Markette bulunan normal ürünlerle birlikte teşhir edilmesi durumunda çapraz buluşma yoluyla glütensiz ürünlere glüten geçmesi durumu söz konusu.


Bu günlük bu kadar demeden önce Hastalıkla ilgili detaylı bilgii sizlere aktarmak için Doç. Dr. Ayşen Aydoğan ile bir röportajı da çok yakın zamanda sizlerle paylaşacağım efendim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder