5 Ağustos 2015 Çarşamba
Bizim Evde Yaz Akşamları😍💖💘
Bizim evde yaz ayları çok hareketli çok keyifli geçerdi. Gündüzleri ayrı güzel, geceleri ayrı güzeldi. Hatırımda kalan bana düşündükçe keyif katan anlar vardır mesela. O anları düşündükçe yüzüme kocaman bir gülümseme yerleşir, bakışım değişir. İnsan büyüdükçe farkediyor bazı şeyleri. Aslında ne çok ve ne kadar derin güzellikte şeyler yaşadığını. Galiba büyüyorum…
Gündüz çok yoğun ve koşturmacayla geçen günün ardından; ki bu koşturmacayı, yorgunluğun nedenini ilerleyen yazılarda paylaşacağım sizlerle, herkes eve gelir, yıkanılır paklanılır, hatta bazılarımız bedenimize ağır gelen o günün rehavetini atmak için bir küçük şekerleme yapıp uykuya dalardık. O zamanlarda ya öğlen yada akşam üstü azıcık da olsa uyumaya ihtiyaç duyardım ben. Belki sadece 15 dakika uyurdum ama öylesine iyi gelirdi ki bana anlatamam. Dinlenmek demek saatlerce uyumak demek değil, sürekli ayaklarını uzatıp yatmak değildir benim için, işte bunu o günlerde öğrendim ben. Akşam olunca ölü gibi yatağa savrulan bedeni dinlendirmek demek bir küçük uyku kaçamağıyla dirilmek demektir. Ve insan asla tembellik etmemeli hep üretmeye devam etmeli. Bunu da o yaşlarda bizim eski evde öğrendim. Aklımın , zihnim bir parçasında hep bu bilgi durur. Kendimi çok yorgun ve baş edemeyecek kadar kötü hissettiğimde hatırlatırım kendime bu bilgiyi. Çok işe yarar. Akşam olup ölü gibi yatağa savrulan bedenin en iyi ilacı iyi bir uyku. Sabaha hiç bir şeyin kalmaz. Her yorgunluk geçer. Sen uyuyup uyandığında geçeceğine inan sadece.İnanmak işin en büyük sihiri zaten. Olmayacak şey yoktur o zaman.
Öğleden sonra evin önünde küçük bir ateş yakılır, üzerine kocaman bir kazan konulur, içi alabildiğine su dolu olan bu kazanın altı evdeki herkes yıkanana kadar yanar durur. İçindeki su bittikçe biraz daha su eklenir. Odun bittikçe altına odun atılır. O kazan ve dumanın sert kokusu genzimi yakar hala.
Yıkandıktan sonra yorgunluğundan ayılanlar kapının önündeki uzunca bir eski ağaç gövdesinden yapılmış oturaklara oturur , asma ağacının gölgesinde dinlenirdi. Günler öylesine uzundu ki , bir günü anlatmak uzun bir masal anlatmak gibiydi. Bitmek bilmeyen bir enerji vardı bu evde. “Hareket berekettir” sözü bizim evin yaşam felsefesiydi sanki.
Ben kendimi bildim bileli Amcam ve babam bağlama çalarlar. Babam pek geliştirmedi kendini ama amcam sazını konuşturur bazen. Onları dinlemek ayrı bir keyifti bizim için. Dedemin kahvesini yudumlarken eskimiş radyosunda cızırtıyla dinlediğim o türküleri bir de amcamdan dinlerdim. Babam söyler amcam çalardı. Onların keyfi yerindeyse doyumsuz bir müzik şölenine dönüşürdü bu anlar.
Bizim evin önünde uzunca bir tarla vardı, yemyeşil bir arazi… Bu tarladan geri kalan her yer göz alabildiğine çam ormanı. Ormanın arasına kendiliğinden serpiştirilmiş göknar ağacı, kestane, meşe ve diğer ağaçlar sonbaharda bambaşka bir renge bürünür, seyretmeye doyulmaz bir hal alır. kırmızı, sarı, bordo ve yeşilin her tonunu pencereden dışarı baktığınız her an görebilirsiniz. Muhteşem bir bilgelikle yapılmış, usta fırça darbeleri atılmış bir yağlı boya tablo tadında bir manzaramız vardı yani. Bu sanatçı kişilik sanırım oradan besleniyordu o günlerde.
Şimdi yaşadığım tüm evlerde gözüme hitap edecek bir manzara arar dururum. Pencereyi açtığımda binaları değil doğayı seyretmeyi isterim. Ve bu da bir tesadüf değildir elbet binaları değil, doğanın
güzelliklerini hatırlatan evlerde oturdum hep.
veeee bu da bir tesadüf değildir elbet evde sessizlik değil hep hareket arar dururum, ev kalabalık olsun, her kes bir şeyler peşinde koşsun, evin içi hep şenlikli olsun isterim. Çok çocuk sahibi olmak isteyişimin ana kaynağıda bu galiba…
Kalabalık ve mutlu bir ailenein sadece bir akşamüstüydü bu anlattıklarım, düşünün ki daha akşam yemeği var , yemek sonrası sohbetler , ailece oynanan oyunlar , fıkralar , şakalar daha neler neler. Haaa bir de uykuya geçiş evresi, yatak muhabbeti yani. Şimdilerde pijama partisi diyorlar. Bizim evde o partileri aratmayacak şenlikli geceler olurdu. gelecek yazılarda paylaşırım inşallah.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder