Kocaeli'de eğitim denince ilk akla gelen isimlerden biri olan , çalışkanlığı ve çocuklara olan sevgisiyle yakından tanıdığımız Küçükşeyler Anaokulu Kocaeli 'nin Müdiresi Esra Ülçetin ile Annelik üzerine sohbet ettik. Bir eğitimcinin anneliği nasıl oluyor, onlar da hata yapıyor mu acaba? Tüm merak ettiklerimi sordum. Keyifli okumalar...
01/11/1972 Kastamonu doğumluyum. Anne ve baba banka çalışanı olduğu için ilk, orta ve lise eğitimimi farklı illerde tamamladım. Eskişehir Üniversitesi Okul öncesi öğretmenliği Lisans mezunuyum. Eğitim Yönetimi Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi Yüksek lisansımı Kocaeli Üniversitesinde tamamladım. Okumanın yaşı yok diyerek ilerdeki planım Doktora yapmak. Evliyim Burak Adında 20 yaşında bir oğlum var. Çocuklar benim hayat kaynağım. Mesleğime aşığım ve büyük bir mutlukla yapıyorum.
Kendinizi nasıl bir anne olarak tanımlarsınız?
Çocuk yetiştirmek çok özel bir durum. Hatasız bir anne değilim Oğluma sorsanız eminim anneliğimle ilgili yanlış olan şeyleri söyleyecektir. Annelik ise kelimelerle tarif edilemeyecek kadar kutsal ve büyük bir hediye. Annelik insandaki duyguları geliştirip güçlendiriyor. Ben öğrenmeyi ve öğretmeyi önemseyen bir insanım. Çocuğumun kendi yolunu bulması ben yokken de güçlü olmasını isterim. Aslında kısa ve öz çocuğuna güvenen, seven ve onunla mutlu olan bir anneyim. Mükemmel anne değil ama mutlu bir anneyim.
Anneliğin sizi en mutlu eden tarafı nedir?
Anne olduğuma ilk doğumhaneden çıktıktan sonra anladım. Kendime geldiğimde tek sorduğum soru
“ Sağlığı nasıl” oldu. İşte o andan itibaren oğlum Burak benim için hayatın anlamıydı. Bir kadının çocuğunun olmasının artıları çok fazla. Onunla birlikte hayata sende yeniden geliyorsun büyüyorsun, olgunlaşıyorsun, deneyimliyorsun ve öğreniyorsun.
Anneliğin sizi en korkutan tarafı nedir?
Mesleğim okul Öncesi Öğretmenliği olmasına rağmen çocuğumu büyütürken öğrencilerimin anne ve babalarının yaptığı yanlışları bende yapar mıyım? diye kaygılandığım zamanlar oldu. Çocuğumun kendi ayaklarının üzerinde durmasına fırsat veremezsem diye kendimle çok çeliştiğim zamanlar oldu.
Oğlunuzla neler yapmaktan keyif alırsınız?
Burak 2-6 yaşındayken sinema ve tiyatroya gitmek, oyun oynamak, bisiklete binmek her ikimiz içinde keyifliydi. İlkokul ile birlikte akran ilişkileri yoğunlaşınca bunları artık arkadaşları ile yapmaktan keyif almaya başladı. Şimdi Üniversite 3. Sınıf öğrencisi çok sık olmasa da birlikte sinemaya gitmeye, baş başa yemek yemeyi ve sohbet etmeyi ihmal etmiyoruz.
En zorlandığınız zamanlarınız ne zamanlardı? Bebeklik, okul çağı, ergenlik hangisinde daha çok zorlandınız?
Mesleğimden dolayı bebeklik ve okul çağı çok rahat geçti. En zorlandığım zamanlar ergenlik yılları oldu. İnanın bunun için “Ergenlerle İletişim” konulu kurslara katıldım. Benim alanım 0-7 yaşı kapsadığı için ondan sonraki yaşlar için bu kurslar bana faydalı oldu.
2/2
Bir oğlunuz var, bir de kızınız olsaydı nasıl olurdu?
Süper olurdu. Oğlum benim bir tanem tabiî ki bir kızım olsaydı onu da Burak’tan farklı duygular hissetmezdim. O da tıpkı Burak gibi benim tüm dünyam ve her şeyim olurdu.
Annelik ve iş hayatını nasıl dengelediniz?
En büyük şansım mesleğimin Okul Öncesi öğretmenliği olması. Öğretmenlik hayatımda çocuğumla 3-6 yaş aralığında birlikte okula gidip geldik. Aynı okullarda olduk ama aynı sınıfta olmamaya özen gösterdim. Hatta oğlum okulun bahçe kapısından içeri girdiğimizde “ Anne sen şimdi öğretmen oldun akşam eve giderken tekrar anne olacaksın değil mi?” diye söylerdi. Güzel günlerdi.
Şimdiki aklım olsa yapmazdım dedikleriniz yani keşkeleriniz var mı?
Keşkelerle yaşamamayı öğrendim. Keşkeler insanı bunalıma sürükler. Hayatınız boyunca isterseniz her şeye keşke diyebilirsiniz bunun bir sonu yok.Keşke diyeceğiniz olayları kendime hayat dersi olarak görüyorum.Hayatta keşke dememeyi ilke edindim.
Bir eğitimci olarak oğlunuzu eğitim konusunda nasıl yönlendirdiniz , sizin tavsiyeleriniz bizim için de çok kıymetli, biraz bahseder misiniz?
Yönlendirmedim. Sadece örnek olmaya ve doğru geri bildirim vermeye çalıştım. Aslında en zor zamanlarımız TEOG ve ÜNİVERSİTE sınavlarının olduğu zamanlardı. Özellikle üniversite zamanı babamız İlaç mümessili olduğu için “Eczacı olmalısın” derdi bende oğlum mutlu olacağın işi yapacağın mesleği seç derdim ve öylede oldu şu anda Makine Mühendisliği 3. Sınıf öğrencisi. Aslında aileler çocukları adına bölüm seçmesinler. Seçimi çocuk yapsın anne baba sadece doğru geri bildirim vererek karar mekanizması olarak çocuk kalsın. Anne babanın tercihi olarak seçilen bölümlerden mezun olan gençlerimizin büyük çoğunluğu kendi mesleklerini yapmıyor yada yapsalar da işlerinde mutlu değiller. Sevgili Anne Babalar çocuklarınızın hayatı ve geleceği için kararı siz vermeyin. Mutlu olmayacakları mesleği seçmesinler sadece biz mutlu olacağız diye de onlardan bunu beklemeyelim.
Anne adaylarına tavsiyeleriniz neler olurdu?
Anne demek seçilmiş kadın demek. Ben anneliğin sadece doğurmak ile başladığını düşünmüyorum. Anne demek sevgi , hoşgörü, merhamet,fedakarlık demek. Mutlu, sağlıklı, hoşgörülü, özgüvenli çocuk yetiştirebilen her kadın ANNE dir benim için. Çocuk sahibi olamayan kadınlar için lütfen ama lütfen evlat edinin. Oradaki çocuklarımızın onları doğuran birine değil sevgi ile onu kucaklayan bir anneye ihtiyaçları var.
BİR ANNE ( KADIN) DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLİR Sevgiyle kalın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder