Merhaba değerli okurlarım, bu hafta içinizi ısıtacak çok keyifli bir röportaj hazırladım. Uzun zamandır Anne Meclisi'nin takipçisiyim, çok Yeni , çok vizyonu olan, topluma değer katan bir sivil toplum kuruluşu Anne Meclisi. Ve bu güzel oluşumu kuran Oya Kalender çok değerli bir girişimci, kadın, anne ve topluma değer katan bir aktivist. Kendisi ile biraz Annelik , biraz Anne Meclisi ve biraz da girişimcilik üzerine sohbet ettik , iş hayatının zorlukları, üç çocuk sahibi olmanın sorumlulukları ve toplum yararına çalışmanın önemini konuştuk, keyifli okumalar...
1-OYA KALENDER deyince akla ilk gelen şey bu alandaki çalışmalarınızdan dolayı çocuk ve anne oluyor.
Kendi çocukluğunuzu ve annenizle olan ilişkinizi bizimle paylaşmanızı rica ediyoruz…
Hem anneciğimin hem babacığımın sevgisini ve saygısını alarak büyüdüm. Bu benim için çok büyük bir şans ve bence tüm çocuklar hem saygıyı hem de sevgiyi hak ediyorlar. Ailede, yani ilk onay aldığı yerde bunu büyüklerinden alabilirse, işte o zaman hem öz saygısı ve özgüveni oturur, hem kendisi de çevresine topluma aynı şekilde muamele eder. Bu çok önemli diye düşünüyorum. Babamla da, annemle de ilişkimiz oldukça iyiydi. Annem 60’lı yılların İstanbul’unda yetişmiş memur bir babanın kızı. Aramızda az yaş farkı olduğu için arkadaş gidiydik. Her şeyi konuşup dertleşebilirdik. Ona her anlamda hayranım ve her daim yol göstericiliği için müteşekkirim.
2-Eğitim hayatınız sonrası evlilik, annelik ve İş hayatınızla buluşma döneminizi anlatır mısınız?
Eğitim hayatımın tam ortasındaydım. Hatta eğitimime 10 yıl ara verip devam etmek zorunda kaldım. Ortak arkadaşlarımız tanıştırdı bizi eşimle ve evliliğimiz biraz ani oldu. Tanıştığımız günle evlendiğimiz gün arasında tam 3 ay var. Ama Hz. Muhammed’in ‘’hayırlı işlerde acele edin’’ dediği gibi, biz de gerçekten ne kadar isabetli karar verdiğimizi daha sonra anladık. Uzun süre flört etmek, nişanlı kalmak aslında evliliğin büyüsünü bozuyor gibi geliyor bana. Çünkü karşı tarafı tanımaya çalışırken başka yıpratıcı süreçlere de girebiliyorsunuz. Ve istediğiniz kadar uzun nişanlılık evresi yaşayın, evlilik bambaşka bir şey. Süreçleri dinamikleri bambaşka. Hele bir de çocuğunuz olduktan sonra bir parça daha zorluklar ve anlaşmazlıklar yaşanabiliyor. Çocuğu yetiştirirken iki taraf her muhalefete düştüğünde gerilebiliyor. Biz de tartışmalarımızın çoğunu bu tip anlaşmazlıklar yaşadığımızda yaşamışızdır. Tabi burada önemli olan şey şu ki; Çocuğun önünde tartışmamak, annenin ve babanın aynı cevabı vermesi, istikrar çok önemlidir. Yani yıkıcı değil, yapıcı olacak şekilde konuları ortaya koymak lazım.
1991 – 1993 – 1999 da anne oldum.
Bambaşka bir süreç ANNELİK.
Tüm hamileliklerim ve çocuklarımın doğum anlarını saniye saniye tadına vararak, keyfini çıkartarak yaşadım.
Çünkü BİLİNÇLİYDİM, FARKINDAYDIM.
İşte bu, şu anda genç anne adaylarımızın ve annelerimizin çok zor yaşayabildiği bir durum ve ben buna çok üzülüyorum.

Eğitimim İşletme – İnsan kaynakları yönetimi üzerine. 2002 yılında şirketimi kurdum. Kadın girişimci olarak bazı zorluklar yaşadım. Kolay değil, en başta evinizin sorumluluğunu ve anneliği düşündüğünüzde yarı aklınız evde kalarak dışarıda koşturuyorsunuz. Ama azmimin yanında en başta eşimin desteği ile bugünlere geldiğimi düşünüyorum. Eşlerin olgunluğu ve karşı tarafa ‘
’kendini gerçekleştirme fırsatı’’ vermesi hayati önem taşıyor. Bu, O kişinin önce kendine olan güvenini gösterir. Eşim klasik bir Türk erkeğinin çok ötesinde aydın ve saygıdeğer bir insan. Kendisine müteşekkirim.
Şu an Biaile Aile Ajansı ve 360 CNP Etkinlik yönetimi şirketlerimizi OYA KALENDER BRAND & PEOPLE SOLUTIONS çatısında topladık ve firmalara Marka kimliğini geliştirmesi ve yeni stratejiler belirlemesi konusunda ajans hizmetlerinden, etkinlik boyutuna kadar hizmet veriyoruz.
3-Çocukluğunuz ve Gençliğiniz ile bugün kendi çocuklarınız ile olan ilişkinizde çakışmalar ve farklılıklar oluyor mu ?
Çocukluğum ve gençliğim tabi ki bu dönemdeki çocukların yaşamlarına göre kıyaslanamaz derecede keyifliydi. Hem de her anlamda. Almanya’dayken de Türkiye’ye döndükten sonra da. Okulda güven ortamında kardeşçe büyüdük. Arkadaşlarımızla yardımlaşmanın önemini bildik, paylaştık, birbirimizin ailelerinin içine girdik, komşuluk yaptık.
Ayrıca biz sık sık babaannemlerin köy evine gider ziyaret ederdik, hem büyüklerimize ufak tefek de olsa yardım eder, hem de ağaçların tepesinde, kırlarda bayırlarda oynardık. Dedem ve Babaannem de bize sevgiyle karşılık verirler, ara sıra oyunlarımıza bile katılırlardı. Her şey olması gerektiği gibi zamanında güzelce yaşanmalı. Çocuk çocukluğunu, büyük büyüklüğünü bilmeli. Saygı ve sevgi her şeydir. Saygı; karşı tarafın alanına girmemeyi, onurlandırmayı, kol kanat germeyi sağlar, sevgi de yüreğin tam içinden gelen ve sadece ruhların algıladığı, birleştirici en büyük enerjidir.
Bu yaşadıklarım bana, yıllar sonra ANNE olduğumda gerçekten olumlu etki bıraktı. Çocuklarımla genel olarak çok güzel bir diyalog kurdum. En zor dönemler geçiş dönemi olan ergenlik yıllarıdır. Üçünde de bu süreçler hafif seyretti. Bunun için Allah’a şükrediyorum. Şimdi ise, onlarla çok şey paylaşabiliyoruz. Sanırım burada PÜF nokta; Annelerin kendisini güncel ve dinamik tutmalarında yatıyor. Bir de her şeylerini görmeyin. Bazı şeylere gözünüzü kapayın. Ufak şeylere yani. Tırmandırmayın, ona alan bırakın ve çok müdahale etmeyin. Eğer onun arkadaşı olsaydınız nasıl davranırdınız? Evet onun arkadaşı değilsiniz. Burada çok ince bir hat var. Arkadaşı gibi toleranslı, anne – baba gibi kontrollü. Ama, kontrolü de çaktırmadan sağlamak.
Çok ince detaydır annelik, babalık. Öyle her isteyen olmasın derim. Bir İNSAN yetişiyor, öyle herkes girişmesin bu işe derim. Önce KENDİ olmayı bir parça öğrensinler, sonra çocuk Dünya’ya getirsinler derim.
3- Genç bir kariyer sahibi olarak iş dünyanızı ve Anneliğinizi bir arada nasıl yürütüyorsunuz?
Şimdi birer yetişkin oldu her biri… Çocuklar küçükken annem ve babamdan çok destek aldım. Bir de kendi işini kurup yürütmenin zorluklarının yanı sıra, kolaylıkları da var. Programınızı, ev düzeninizi, çocuklarınızı ve toplantılarınızı ajandanıza daha rahat yerleştirip hepsine vakit ayırabiliyorsunuz. Evet çocuklar küçükken işlere daha hafif asılıyorsunuz, bu bir gerçek. Ama varsın olsun! Önce onlar, onların iyiliği, ruh sağlığı ve bakımı gelir.
İş nasıl olsa olacaktır, eğer ‘’ YETERİNCE AZMİNİZ VARSA’’
Arkaya dönüp baktığınızda, hep çalışıp, çaba göstermişsiniz. Onu görüyorsunuz. Ama bu sizin istediğiniz bir şeyse SONUÇ TARİFSİZ MUTLULUK. Yani isteyerek çocuk yapmışsanız ve ayrıca çalışmayı, üretmeyi seçiyorsanız bu harika!
Hayat seçimlerden ibaret değil mi zaten? En basit bir seçiminiz bile bir sonraki adımımızı tetikliyor.
4- Başarılı bir iş kadını, bilinçli bir anne kimliğini taşıyorsunuz, ‘Bilinçli bir Anne ve Başarılı bir iş kadını’ kariyerinize katkı sağlayan Mentörler ve İdoller var mı?
İnsan, gördüğü, duyduğu her şeyden etki alır, hafızasında yer eder, diğer şeylerle harmanlanır ve karakteri ile bütünleşerek ortaya BİREY çıkar. Öte taraftan birilerinden ilham almak, ışık almak çok büyük bir nimettir aslında. Herkesin karşısına çıkmaz böyle yol göstericiler. Annelik tarafında İDOL aldığım biri olmadı. Ama en yakın mentörüm ANNEM’di. Onun fikirleri benim için önemliydi, çünkü modern, becerikli, duyarlı, hanımefendi ve aklıselim bir kadındır. Fakat buna rağmen ‘’annelik modellerimiz’’ çok farklıdır. İşkadını tarafında da yol göstericiliği ve iletişim becerileri açısından Betül Mardin idolümdür. Saygı ile anarım.
Kendine özgü olabilmek çok büyük bir lükstür. Kimseyi taklit etmemek, kimsenin gölgesinde kalmamak. Umarım ‘’Oya’’ kendi olmayı başaran şanslı insanlardan biri olur.
Kadın girişimci, Patron, Anne, Yayıncılık geçmişi ve Anne Meclisi Derneği Başkanı olarak ünvanlarınız bulunmakta. 10 Parmakta ayrı bir maharet doğrusu. Kutluyoruz.
5- Yaptığınız onca iş ve bulunduğunuz kariyerleriniz arasında “OYA KALENDER” denildiğinde yarınlara dair yoğun temponuzu bizimle paylaşmanızı rica ediyoruz.
Yarınlara dair elbette bir iş kadını olarak girişimlerimi ilerletmeyi, ekonomiye daha fazla katkı sağlamayı planlıyorum. Aynı bağlamda, ülkemizdeki anneliğin ve ailenin iyileştirilmesine yönelik yürüttüğümüz proje ve araştırmaları uluslar arası platformlarda temsil ederek Türkiye’de ailelere yönelik imkanların düzenlenmesine ve sosyal girişimlerin güçlenmesine öncülük etmeyi hedefliyorum.
6- TV Yapımcılığınızı program hazırlayıp sunduğunuzu biliyoruz. Bugün ekranların durumunu değerlendirecek olursak, ekranlardaki evlilik programlarını sormak istiyoruz. Ne düşünüyorsunuz?
Faydalı, katkı sağlayacak, izlerken rahatsız etmeyecek bir TV işi yapmak istiyordum. Bir gün pat diye önüme geldi. ‘Bi Kadın Bi Hayat’ adında yaklaşık 1 yıl süren bir program yaptım. 1 kadın isterse koskoca bir HAYATI yaratır, içini doldurur, üretir, çoğaltır, aşkla sever, coşar, coşturur. Kadın her şeydir. Anadır en başta. İsmi de benden çıkmıştı zaten. Yaptığım her işte kaliteye önem veririm. İçi dolu işler yapmak isterim. Çok şükür öyle bir proje oldu. Arkada hoş bir seda bıraktığım için mutluyum. Bu programı yapmam için bana fırsat veren KRT TV yöneticileri Didem Duyum hanıma ve Ferit Atay beye sonsuz teşekkür ederim.
Günümüzün programlarını 5 dakika izlemeye tahammül edemiyorum. Yumurta mı tavuktan çıkar tavuk mu yumurtadan çıkar sorusu gibi, bu programları izleyince mi halk bu kadar aşağıya çekildi, agresif, şiddet eğilimli ve duyarsız oldu? Yoksa halkımız öyle oldu da, onlara göre mi hazırlanıyor bu programlar? Sadece evlilik programları değil, diziler de ayrı bir fecaat. Ve hep para, güç, makam, mevki dayatılıyor. Bir taraftan da şiddet ve mafyanın çekici gösterilmesi var. Hiç unutmuyorum çocuk esirgeme yurduna ziyarete gittiğimde yaşları 10- 12 arasındaki yavrularımızın 10 tanesinden 4 ü ben mafya olacağım demişlerdi. Ah güzel ülkem, nereye doğru gidiyorsun?
7-“Güçlü Kadınlar Güçlü Yarınlar” diyecek olursak Türkiye’de ve Dünyada Kadın olmak üzerine neler söylemek istersiniz?
KADIN OLMAK, hem Dünya’da hem Türkiye’de maalesef ki hayata 1-0 geride başlamak gibi. Hatta Türkiye’de 1 adım daha geride.
Türkiye’nin içinde bulunduğu zor süreçler umarım ki bir an önce biter ve feraha çıkarız. Tüm sektörler ve her ölçekte İŞ DÜNYASI etkilendi. Küçük esnaf iyice küçülürken, büyük yatırımcılar, işverenler yüzlerce hatta binlerce insanı işten çıkarttılar. Bu Dünya genelinde de böyle ama. Deutsche Bank bile 1000 kişiyi işten çıkarttı ve 10.000 kişiyi daha çıkaracağını bildirdi.
Bir iş kadını olarak yarınlara baktığımda yeni iş imkânları ile gençlerimize istihdam, daha fazla üretme, daha fazla katkı olma imkânının verilmesini isterim. Türkiye’de ara eleman az yetişmekte. Buna katkı sağlayacak meslek liselerinin çoğalmasını çok önemsiyorum. Ayrıca her eğitim düzeyinden kadının istihdamı çok önemli. Esnek çalışma imkânlarının anne ve babalara sağlanması, normalleşmesi daha fazla kadının iş hayatına girmesini ve ekonomiye katkı olmasını sağlayacaktır. Ayrıca engellilerin bağımsız yaşam projeleriyle istihdama ve toplumsal yaşama adapte edilmeleri çok önemli. Şu an ülkemizde iş hayatına, doğru yönlendirilemeyen önemli bir kadın, genç ve engelli kitlesi yer almakta.
Eğitim en önemli besleyici faktör tabi ki. Dedim ya hangi sosyokültürel ve ekonomik düzeyde olursa olsun, kadına eğitimle dokunmanız yeterli. Yaratır, üretir, çoğalır, renk verir, hayat verir kadın. Allah kadınlara o kadar büyük bir güç bahşetmiş ki, eğitimini yaratıcı ve duygusal zekâsı ile birleştirdiğinde önünde hiçbir güç duramaz. Kadın hem çocuğuna bakar, hem evine bakar, hem de işinde başarılı olur.
Kadınlar el ele, gönül gönüle verebildiklerinde zaten başarılı oluyorlar. Büyük kurumsal şirketlerde kadınların entrikalarından ve kariyer savaşlarından çok söz edilir. Küçük yerlerde de başka çekişmeler vardır.
Ben derim ki, dışarıya değil, içeriye bakıp içeriye yatırım yapma zamanı. Ruha, kişisel gelişimimize ve ahlakımızı tamamlamaya gayret etmek lazım. O zaman her şey kolaylaşır ve güzelleşir. En başta kişisel çekişmelerden uzaklaşıp ruhumuzu rahatlatır ve sadece kendi işimize bakarız. Bırakalım kim ne yapmış, ne demiş, ne giymiş meselelerini. Bu tarafta Dünya elden gidiyor. Oraya kafa yormak lazım; ‘’Bırakıp gideceğim, şu Dünya’ya ne katabilirim?’’ demek lazım.
8-Toplumun her kesiminden ANNELER bir araya gelerek ” Anne Meclisi Derneği “ kuruldu diyebilir miyiz? Kuruluş hikâyesi veya fikri nasıl oluştu?
Ülkemizin eğitim seviyesi maalesef ki çok düşük. Eğitim derken de sadece ‘’yüksek tahsilli” ve okullu olmayı kastetmiyorum. Bir aile orta eğitim düzeyinde olabilir, ama nerde nasıl davranacağını, oturup kalkmasını, teşekkür etmesini, minnet duymasını, komşuluk haklarını, hayvan ve doğa sevgisini, insan sevgisini, saygıyı oturtmuşsa, işte bu ailede yetişen çocuk ‘’düzgün insan’’ olur. Bizim bu gibi değerlerimiz daha fazla yok olmamalı diye düşünüyorum.
Ama bu değerlerimize hep birlikte sahip çıkmalıyız. Çünkü sizin çocuğunuz okulda, sokakta, çarşıda benim çocuğumla muhatap olacak. Bir tane Dünya var, orada beraber huzur ve mutluluk içinde yaşamamız lazım.
İşte bu yüzden ANNE MECLİSİ kuruldu. Evet, toplumun her kesiminden anne ve babalar bir araya geldik. Aramızda CEO anne de var, temizliğe giden anne de. Doktor, psikolog, hukukçu, bankacı, ev hanımı ve hatta taksi şoförü annemiz de var.
Şunu belirtmek isterim ki aramızda sadece anneler, sadece kadınlar yok. Erkekler ve gençler de var. Biz ANNE MECLİSİ’yiz. Yani ANA; Koruyan, kollayan, şefkat gösteren, kapsayan, demek. Amacımız sadece annelerden oluşan bir topluluk yaratıp, sadece anneleri eğitmek değil. Ya geride kalanlar?
9-Peki nedir ANNE? Anne tarifiniz var mı?
Literatürü taradığımızda ANNE kavramının hiç de sadece bizim bildiğimiz bir kavram olmadığını görmüş olduk. Çok daha kapsayıcı bir noktada ANNE.
Bize göre anne;
“Doğurma eylemine bakılmaksızın bir canlının bakımına katkıda bulunandır. Anne olmak cinsiyet, akrabalık durumu ve yaştan bağımsızdır.’’
Yani bir çocuğu büyüten dedesi aslında ‘’annelik’’ yapmış oluyor. Koruyor, kolluyor, himaye ediyor, şefkat veriyor. Bir hayvanın bakımını üstlenen de aynı şekilde. Aksi takdirde gerçekten bir çocuğu doğurmuş olan ama analık yapmayan kadınlar da var.
ANNE kavramı çok önemli. Buraya biraz daha dikkatle bakmak lazım.
10- Anne Meclisi Derneği faaliyet alanları ve hedefleri nelerdir?
Toplumun kilit noktası olan AİLE'yi bilinçlendirmek, bilgilendirmek ve sosyal haklar ve dayanaklar noktasında destekleyici çalışmalar yapmak üzere kurulmuş bir oluşumdur. Aile birliğinin güçlenmesi, annelerin mevcut yaşam kalitelerinin arttırılması ve sağlanacak imkânlar ile ulusal annelik ve aile değerlerinin korunmasını sağlamak temel hedefidir.
Annelerin huzuru ve mutluluğu için, babalar, çocuklar ve diğer tüm dış etkenler üzerinde farkındalık oluşturmanın gücüne inanıyoruz. Biz sadece anneleri eğiten donatan bilinçlendiren bir dernek değil, toplumu ilgilendiren aileyi kapsayan birçok konu başlığını içine alacak şekilde çalışmalarımızı yürüteceğiz. Göçmen aileler, kadın istihdamı, anne çocuk sağlığı, anne bebek ölümleri, sokak çocukları, yetimler ve daha onlarca konu başlığı var. Ama biz bir yardım deneği değiliz. Biz insana, topluma fikri noktada yatırım yapan, besleyen, eğiten bir derneğiz. Amacımız; gelecek nesillere ışık tutmak ve gelişimlerine katkı sağlamak.
11- Anne Meclisi Derneği ‘ne kimler üye olabiliyor? Kriterleri nelerdir?
Derneğimize, aramıza katılmak için öncelikle bize gonullu@annemeclisi.org adresinden ulaşmaları gerekiyor. Sonrasında biz kendilerine dair bilgileri aldıktan sonra danışma kurulumuzun değerlendirmesiyle kabul görürse aramıza alıyoruz. En önemli kriterimiz, üye adayının düzgün bir profil olması. Bundan kasıt; Dürüst, samimi, temiz bir geçmişi olması ve gerçekten hizmet için gönüllülüğü…
12- Anne Meclisi Derneği kuruluşundan bu yana çalışmalarınız ile ilgili neler yaptınız?
• Anne Meclisi platformu kurulalı 1 yıl oldu. Bir süre sonra dernekleştik.
• Anne Meclisi Derneği çalışmalarına başlayalı henüz 6 ay oldu.
• Toplumun her kesiminden 178 aktif üye ve 200 gönüllü Anne Meclisi’ne katıldı.
• Anne Meclisi 6 çalıştay düzenledi, tüm bu çalıştaylarda projelerimize ışık tutacak
Yüzlerce fikir ve veri oluşturuldu.
• Anne ve babanın, aile kurumunu korumada birlikte görev aldıklarının
Bilincinde olarak “Babalık Komisyonu” kuruldu.
• Danışma ve yönetim kurulları toplam 50 kez bir araya gelerek Anne Meclisi’den
Aktarılan raporları projelere çevirdi.
• Kendi alanlarında uzman üyelerimiz ile annelerin ihtiyacını karşılayabileceğimiz
37 farklı eğitim başlığı belirlendi.
• “Dünya Temel Anne Hakları” taslağı oluşturularak araştırma ve geliştirme
Süreci başlatıldı.
• 11 alt komisyon oluşturularak tüm üyelerin aktif proje katılımları sağlandı.
• Önümüzdeki 3 yıl içerisinde başlatılacak şekilde 7 ana proje belirlenerek
Harekete geçildi.
• 2016 yaz dönemindeki 3 aylık süreçte de, 5 komisyonumuz projelerde aktif çalışmaya başladı.
13- Genç Liderler ve Girişimciler Derneği'nin düzenlediği ‘TOYP – Türkiye’nin 10 Başarılı Genci' yarışmasına Juri Üyeliğinizden bahsedelim. Türkiye’de gençlerimiz ailede, okullarda, eğitim sistemimizde “Başarılı olmak” öğretisine sahip büyüyebiliyorlar mı? Yani aslında gençleri başarılı – başarısız diye ayırmak, elemek onlara verilen şartlarla kıyaslandığında gençlerimize biraz haksızlık yapılabildiğini düşünüyor musunuz?
Evet, öncelikle JCI‘ın düzenlediği “Ten Outstanding Young Persons (TOYP)” yarışmasında beni jüri olarak seçmelerinden dolayı onur duydum. Umarım en doğru kişinin seçilmesine katkı olabilirim. Burada “İnsanlığa ve Gönüllü Kuruluşlara Hizmet” kategorisine yapılan başvuruları değerlendiren juride olacağım. 24 Kasım gecesi de ödül töreni yapılacak.
Başarı kavramı çok göreceli. Gençlerimizin hedefleri ve idealleri yok. Maalesef birçok değerin içi boşaltıldığı gibi, başarı kavramının da içi boşaldı ve dizilerin ve kliplerin etkisiyle, para, şöhret, popülerlik, sıra dışı olmak gibi şeylerle dolduruldu. Başarı diye bir şey yoktur. Bireyin mutluluğu vardır. Herkesin mutlu olduğu ve kendini ifade ettiği nokta ayrıdır. Dünya kadar para kazanabilirsiniz ama başarılı değilsinizdir.
En önemli şey seveceğiniz ve ruhunuzun yapmaktan mutlu olduğu şeyin peşinden gidip, onu en iyi şekilde yapmaya çalışmamızdır. O zaman üretirsin, çoğalırsın ve etki alanın çok genişler. Seni takip ederler, taklit ederler, örnek alırlar ve takdir ederler. En büyük ödül budur. Yaptığınız işte en iyi olmak. Çocuklarıma daha ortaokuldayken hep bunları söyledim. Kızıma babası hukuk oku diye baskı yapmaya kalktı, ama kızım müzik yapmak istedi. ‘’Git yap’’ dedim. ‘’Yüreğinin aşkla istediği şeyin peşinden git, bu hayat senin ve 1 kere geleceksin, sevdiğin işi yap’’ Bilgi üniversitesine bölüm birincisi olarak girdi yine dereceyle mezun oldu. Yıllardır da müzik alanında mutlulukla eser ve iş üretiyor.
Eğitim sistemimizin yanlış yönlendirmeleri yüzünden Türkiye’de aileler başarıyı okul ve ders bağlamında değerlendirip çocuklara gereksiz baskı uyguluyorlar. Üniversite mezunu olmak iş bulmak ve mutlu olmak için yeterli değil. Üniversite mezunu işsizlerin oranı 718.000 kişi ve bu sorun daha da büyüyecek. Bunun da sebebi; ailelerin gözünde üniversite mezunu olmanın tek başarı kriteri olarak görülmesi diye düşünüyorum. Genç kendine sadece mezun olmayı hedef koyuyor ve mezun olduktan sonra başka bir hedefi kalmıyor. İş beğenmiyor, maaş beğenmiyor, kendini geliştirme gibi bir derdi olmuyor.
14- Savaşların en ağır bedelini Anneler ve Çocuklar ödüyor. Bu konuda çalışmalarınız ve önerileriniz var mı?
En acısı da bu. Yerinizden yurdunuzdan ediliyorsunuz. Kucağınızda çocuk elinizde yanınıza alabildiğiniz büyüklükte 1 çanta ve sokaklardasınız. Dağ bayır yürüyorsunuz, sıcak bir yatağa, bir çorbaya hasretsiniz. Ve size güler yüzle açılacak bir kapıya.
İleride ANNE MECLİSİ olarak Türkiye’de yaşayan göçmen anne ve çocuklarla ilgili bir proje başlatma niyetindeyiz. Hangi noktada neler yapabiliriz henüz etüt aşamasındayız.
15- Son olarak, sizi ayrıca bazı iş gruplarında ve Sivil toplum Kuruluşlarında da görüyoruz. Nerelerdesiniz? Ne gibi faaliyetlerde bulundunuz?
Evet, iş grubu anlamında 2 sene BNI Türkiye grubundaydım. Çok önemli bir deneyimdi benim için. Hem iş yaptık, hem başkalarının iş yapmasını sağladık hem de iş çevremizi genişlettik.
Bunun yanı sıra 2 yıldır Kadem’de (KADIN VE DEMOKRASİ DERNEĞİ) İş Dünyası ve Ekonomi Komisyonu üyesiyim. Değerli başkanımız Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz hanımın önderliğinde birçok başarılı projenin içinde yer aldım. ‘’Geleceğe iş başı’’ ve ‘’ İnovasyonda Kadın’’ projeleri, başarıyla hayat geçti.
Ayrıca Kadem üyesi olarak, Kagider & Kadem & Tikad proje ortaklığında yürütülen W20 Açılım Grubu Organizasyon Komitesi üyesi olarak da çalışmalarda bulunarak G20 zirvesinde liderlerin önüne giden dosyaların arka plan çalışmalarında KADIN – AİLE – TOPLUM bağlamındaki çalıştaylarda katkı sağlamış olmak benim için bir onur oldu.
Teşekkür ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder